Paranın bütün kötülüklerin kaynağı ve bizi sömürmenin bir aracı ya da erişimimizdeki şeyleri ve sahip olduğumuz fırsatları arttıran değil bizi kısıtlayan bir şey olduğu iddialarıyla sıklıkla karşılaşırız. Çok uzun zamanlardır paranın kullanımda olduğu mevcut ekonomik düzende paranın toplum için ne kadar önemli olduğunu ve bize sağladığı faydaları unutmaya eğilimliyiz. Bu yazıda değiş tokuşun doğrudan yapıldığı takas ekonomisine ve para sayesinde kolayca üstesinden geldiğimiz bazı zorluklarına değineceğim. Takas, para kullanmaksızın mal ve hizmetlerin birbiriyle doğrudan mübadele edilmesidir. Sırasıyla buğday ve balığa sahip A ve B kişilerini düşünün. Dahası, A’nın kendisi için sahip olduğu kullanım değeri nedeniyle balığı tüketmek istediğini, B’nin ise aynı nedenle buğdayı istediğini varsayalım. Bu durumda, A ve B istedikleri şey için istemedikleri şeyi birbirlerine verirler. Bu takas da denilen doğrudan mübadelenin bir örneğidir. Eğer piyasada ikiden fazla kişi ve meta bulunuyorsa, piyasa aktörleri arasında dolaylı mübadele de gerçekleşebilir. Sırasıyla buğday, balık ve elmaya sahip A, B ve C kişilerini varsayalım. Dahası, A’nın, B’nin elindeki balığı, ancak B’nin, A’nın elindeki buğdayı değil C’nin elindeki elmayı ve C’nin de A’nın elindeki buğdayı istediğini varsayalım. Bu durumda doğrudan mübadele mümkün değildir. Fakat, B, önce elindeki balığı A’nın buğdayı ile değişir sonra da buğdayı, C’nin elmasıyla değiştirirse, istediği şeyi dolaylı bir şekilde elde etmiş olur. Bu yüzden buna dolaylı mübadele denir. Dolaylı mübadeleyi, takastan ya da doğrudan mübadeleden ayıran bir değişim aracının kullanılmasıdır. Bu örnek için geçerli olmasa da dolaylı mübadele de genellikle para kullanılır. Para, neredeyse bütün dolaylı mübadelelerde kullanılan evrensel değişim aracıdır. Yukarıda verdiğimiz örnekten takasın nasıl çalıştığını anlayabiliriz. Öncelikle istediğimiz şeylere sahip ve bunları değiş tokuş etmek isteyen birini bulmalıyız. Ayrıca istediğimiz şeyleri bize verecek olan kişinin istediği şeylere sahip olmak zorundayız. Her iki tarafın da istediği şey diğer tarafın teklif ettiği şey olmalıdır. Aksi halde mübadele gerçekleşmez. Ekonomistler takasın gerçekleşmesi için gerekli bu koşula ihtiyaçların karşılıklı çakışması(double coincidence of wants) ismini verirler. Terim, 19. yüzyılda ekonomist William Stanley Jevons tarafından icat edilmiştir. İhtiyaçların karşılıklı çakışması aynı zaman Jevons tarafından Para ve Mübadele Mekanizması kitabında tanımladığı takas sisteminin zorunluklarından ilki ve en önemlisidir. Jevons şunları yazar: “Takastaki ilk zorluk elden çıkarılabilir varlıklarının karşılıklı olarak birbirlerinin ihtiyaçlarına uyduğu iki kişi bulmaktır. İsteyen ve bu istenilen şeylere sahip olan birçok kişi olabilir; fakat takas işlemine izin vermek için, nadiren gerçekleşen karşılıklı çakışma olmalıdır.” İş bölümü geliştikçe ve insanların ihtiyaçları çeşitlendikçe takas daha da zor hale gelmeye başlar. Para, takastaki bu zorluğun üstesinden gelmemize yardımcı olur. İhtiyaçların karşılıklı çakışmasıyla ilişkili başka bir problem de zamanlama kısıtlamasıdır. Çoğunlukla avcılık yapan ve çoğunlukla meyve toplayan iki köy varsayalım. Eğer av hayvanları sonbaharda ve meyveler ilkbaharda mevcut bulunuyorsa, ikisinin köyler arasındaki değiş tokuşu daha zor bir hale gelecektir. İkinci köydeki insanlar baharda meyve toplayıp diğer köye takas etmeye gittiğinde, birinci köydekiler karşılığında hiçbir şey veremeyeceklerdir. Meyveleri ilkbaharda verip, karşılığında etleri sonbaharda almak için anlaşma yapabilirler ancak bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi riskini de beraberinde getirir. Bu tür durumlarda paranın kullanılması problemi ortadan kaldırırdı. Takas ekonomisinin ikinci zorluğu bir değer ölçüsünün yokluğudur. Belli bir miktar buğdayın, belli miktar balıkla takas edildiğini, benzer şekilde, balığın elmayla, elmanın da yumurtayla takas edildiğini varsayalım. Fakat bütün bunlar bize yine de buğday ve yumurtanın hangi oranda takas edileceğini vermez. Eğer altını para olarak kabul eder ve hepsinin fiyatını altın cinsinden ifade edersek, kolayca herhangi bir metanın ne kadarının, başka bir tanesinin ne kadarıyla takas edileceğini bulabiliriz. Takas ekonomisinde metaların sayısı arttıkça piyasa fiyatları listesi de giderek karmaşıklaşır. Örneğin 100 farklı meta, 4950 fiyat gerektirirdi. Para ekonomisinde 100 farklı meta sadece 100 fiyat gerektirir. Jevons’un bahsettiği son zorluk bazı metaların bölünmesinin imkansız olmasından kaynaklanır. Ceketini takas etmek isteyen birini düşünelim. Ceketi karşılığında almak istediği ekmeğin değeri ceketin çok altında kalabilir. Takası mümkün kılmak için ceketini parçalara ayıramaz, aksi halde ceketin kullanım değeri kalmazdı. Dolayısıyla, örnekten kolayca anlaşılabileceği gibi ihtiyacımız olan şey çeşitli ihtiyaçlarımıza uygun olarak değeri bölmenin ve dağıtmanın bir aracıdır. Benzer bir örnek bölünemez bir metanın farklı kişilerin sahipliğinde bulunan çeşitli metalarla takas edildiği bir durum olabilir. Bu örneklerdeki temel sorun arz ve talebin nicel olarak birbiriyle kesişmemesidir. Yazar: Hasan K. K.
Referanslar:
1-Jevons, William Stanley. Money and the Mechanism of Exchange New York: D. Appleton & Co., 1875.
2- Mises, L von, The theory of money and credit New Haven: Yale University Press, 1953.
3- Heady, Patrick (2005) Barter. In A Handbook of Economic Anthropology. J. Carrier, ed. Pp. 262–274
Comments