Paranın kökeninin takas teorisi, paranın nasıl ortaya çıktığını açıklayan bir ekonomik teoridir. Takas teorisi iktisatçıların büyük çoğunluğu tarafından kabul edilmesine rağmen antropologların neredeyse tamamı kanıt yetersizliği ve kanıtlarla uyumsuzluğu nedeniyle teoriyi reddetmektedir. Teorinin iktisatçılar için çekici yanı paranın ortaya çıkışını özel çıkarları peşinde koşan bireylerin eylemlerinin niyetlenilmemiş bir sonucu olarak açıklamasıdır. Teorinin önemli destekçilerinden biri de şaşırtıcı olmayan bir şekilde sosyal kurumları insan tasarımının değil, insan eylemlerinin sonucu olarak gören klasik iktisatçı Adam Smith’tir. Daha sonra teorinin daha gelişmiş bir versiyonu Avusturya İktisat Okulu’nun kurucusu Carl Menger tarafından sunulmuştur.
Öncelikle Menger’in açıklamak istediği fenomen ile başlayalım. Menger’in amacı belirli emtiaların nasıl “evrensel olarak kabul edilen değişim aracı” haline geldiğini açıklamaktır. Dolayısıyla Menger spesifik olarak paranın değişim aracı olma işlevine odaklanmakta ve bunu açıklamakla ilgilenmektedir.
Menger açıklamasına ilk olarak satılabilirlik dediği bir konsept ile başlar. Basit bir gözlem ve deneyimle piyasadaki bir malı fiyatını ödediğimiz takdirde hemen alabilirken, onu aynı fiyata hemen tekrar satmanın zorluğunu fark edebiliriz. Eğer istediğimiz anda tekrar hemen satmak istiyorsak fiyatta belirli bir indirim yapmak ve zararına satmak zorunda kalırız, zarar etmek istemiyorsak beklememiz gerekir. Hemen geri sattığımız durumda edeceğimiz zarar hangi malı aldığımıza göre değişkenlik gösterir. Örneğin elindeki buğdayı çıkarmak isteyen biri bunu mevcut piyasa fiyatına ya da çok ufak bir zararla istediği zaman ve istediği miktarda yapabilirken, elindeki bir teleskoptan kurtulmak isteyen biri bunu sadece daha büyük zararla yapabilir. Dolayısıyla emtialar, istenen zamanda mevcut alış fiyatında elden çıkarmanın kolaylığına göre, daha az ya da daha çok satılabilirdir.
Menger ikinci olarak bireylerin kendi özel çıkarlarına göre hareket ettikleri gerçeğine işaret eder. Buradan asla bireysel çıkarların insanların tek motivasyonu olduğu ve her durumda buna göre hareket ettikleri çıkarılmamalıdır. Para teorisi özelinde piyasa aktörlerinin bireysel çıkarlarını mübadele yoluyla ihtiyaçlarını elde etme ve bu süreçte takasın zorluklarının üstesinden gelme çabası olarak düşünebiliriz.
Son olarak, Menger paranın ortaya çıkışından önce insanların zaten takas yaptığını ve dahası takas trafiğinin giderek arttığını varsayar. Dolayısıyla, takas ekonomisinin problemleri şiddetlenir ve paranın ortaya çıkışı için uygun şartlar meydana gelir. Bu, teorinin vazgeçilmez varsayımlarından biridir ve takas teorisi olarak adlandırılmasının sebebi de bu varsayımdır.
Malların satılabilirliğindeki değişkenlikten şunu çıkarabiliriz ki takas işlemi için piyasaya giren bir kişinin eğer elinde göreceli olarak daha satılabilir bir mal varsa arzu ettiği mallara ulaşmakta daha avantajlı bir pozisyonda bulunur. Arzu ettiği malları daha hızlı elde etmesinin yanında aynı zamanda malını genel ekonomik şartlara uygun bir değişim oranında başka bir ifadeyle malını “ekonomik fiyatında” takas etme şansı da yüksektir. Bu durumda, piyasaya göreceli olarak daha az satılabilir bir mal ile giren bir kişi de, bireysel çıkarlarının farkında olduğu ölçüde, aynı avantajları elde etmek için öncelikle malını daha satılabilir bir mal ile, daha sonra ise bu malla nihai olarak arzu ettiği malı takas etmeye çalışacaktır. Takas trafiğinin artmasıyla daha fazla sayıda insan ve daha büyük bir olasılıkla bireysel çıkarlarının farkına varacak ve nihai olarak arzu ettikleri mallara ulaşmak için öncelikle sahip oldukları daha az satılabilir malları, daha satılabilir mallar ile takas edecektir. Bu süreç nihayetinde belirli bir malın genel olarak kabul edilen değişim aracı olarak ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.
Menger ayrıca paranın ortaya çıkmasıyla sonuçlanan bu süreci kolaylaştıran iki faktörden daha bahseder. İlk olarak, bireyler, bazı kişilerin arzu ettikleri nihai mallara dolaylı bir yolla daha kolay ulaştıklarının farkına vardıkça kendileri de bu başarılı gördükleri kişileri taklit etmeye çalışırlar. Dolayısıyla insanların taklit ve öğrenme becerileri paranın ortaya çıkışında etkili bir faktör olabilir. İkinci olarak, başlangıçta göreceli olarak daha satılabilir mallar, para olmaya başladıkça bu malların satılabilirliği de giderek yükselir. Malların satılabilirliğinin zaman içindeki değişebilirliği belirli malların nihayetinde para olarak ortaya çıkmasında etkili olan başka bir önemli faktördür.
Menger’in teorisine getirilen iki kayda değer ve güçlü itirazdan söz edebiliriz. İlk itiraz Menger’in para tanımıyla ilişkilidir. Menger parayı evrensel olarak kabul edilen değişim aracı olarak görmekte ve bu şekilde ortaya çıktığını düşünmektedir. Şüphesiz ki paranın böyle bir işlevi olsa da paranın tek işlevinin bu olmadığı da bilinmektedir. Menger’in teorisine itiraz edenler paranın ilk olarak değişim aracı olma işleviyle ortaya çıkmadığını iddia ederler. İkinci itiraz ise Menger’in takas varsayımının antropolojik kanıtlarla desteklenmediğidir. Antropologlara göre çoğu toplumda takas Menger’in varsaydığı kadar önemli bir işlem değildir. İlkel toplumlar, özellikle toplum içerisinde, malların dağıtımını takasla değil, genellikle hediye verme gibi başka yöntemlerle gerçekleştirmektedir.
Henry (2002) ilk türden itirazları yapanlardan biridir. Henry spesifik olarak paranın antik Mısır’da ortaya çıkışını inceler. Henry’e göre para Mısır’da ilk olarak hesap birimi(unit of account) işleviyle ortaya çıkmıştır. Mısır’da tarımın icadından başlayarak, sonunda sınıflı ve devletli bir toplumun ortaya çıkışıyla sonuçlanan süreci tarihsel kanıtlara dayanarak tarif ettikten sonra Henry sınıflı ve eşitsiz toplumun nasıl geliştiğini bir dizi adımda açıklayan bir hipotez ortaya atar.
Buna göre tarımın gelişmesi için kabile toplumları bir noktada Nil’i kontrol etmenin gerekliliğini anlar ve bu iş için hidrolik mühendislerini görevlendirir. Zaman içerisinde bu mühendisler yönetim becerilerini, bilgilerini ve zenginliklerini daha da arttırarak faaliyetlerini bütün Mısır’da yürütmeye başlarlar. Nihayetinde eşitsizlikler belirgin hale gelir ve yeni bir toplumsal sınıf oluşur. Bundan sonra hidrolik mühendisleri toplumsal pozisyonlarını korumak için merkezi otoritenin etrafında örgütlenerek rahiplere dönüşürler. Dolayısıyla, Henry’e göre, eşitsizlikle birlikte, din kurumu da paranın ortaya çıkışında etkili bir faktördür. Hidrolik işlerini yürütmek için kabilelerin mühendislere karşı olan yükümlülükleri de yeni bir sosyoekonomik sınıfı ayakta tutmak amacıyla vergilere dönüştürüldü. Vergilerin ekonomik organizasyonu önemli ölçüde karmaşıklaştırması kapsamlı bir muhasebe sistemine olan ihtiyacı doğurdu. Bu nedenle bir noktada vergilerin ve vergi ödemelerinin hesaplanabilmesini kolaylaştırmak için bir hesap birimi oluşturuldu. Bu hesap biriminin ismi deben’dir. Deben bir ağırlık birimidir ve başlangıçta 92 gram buğdaya eş değerdi. Daha sonra buğdayın yerini bakır ve sonra da gümüş ve altın almıştır. Malların fiyatları deben cinsinden belirleniyordu fakat ortada mübadelede kullanılan bir deben yoktu. Ödemeler emtia cinsinden yapılıyordu. Özetle Mısır’da para bir değişim aracı olarak değil, daha sistematik muhasebe tutmak için bir hesap birimi olarak ortaya çıktı. Madeni paraların Mısır’da ilk kez basımı MÖ son üç yüz yıl gibi oldukça geç bir tarihe denk gelir.
Henry’ninki gibi paranın değişim aracı olarak ortaya çıkmadığını ve başka işlevleri nedeniyle bilinçli olarak kullanıma girdiğini iddia eden teoriler Menger’in teorisi açısından belirli bir zorluk teşkil etse de birbiriyle çelişkili değildir. Bunun sebebi basitçe iki teorinin farklı fenomenleri açıklamasıdır. Menger paranın değişim aracı işlevini açıklarken, Henry paranın hesap birimi işlevini açıklamaktadır. Menger’in teorisinin genel olarak kabul edilen bir değişim aracı ortaya çıkmadan önce başka formlarda paraların toplumda bulunmasıyla bir problemi yoktur. Genel olarak kabul edilen bir değişim aracı bu tür bir toplumda piyasalar geliştikten sonra Menger’in ortaya attığı mekanizma ile ortaya çıkmış olabilir.
İkinci itiraz çok sayıda antropolog tarafından dile getirilen takasın eski toplumlarda hakim ticari işlem ve malları dağıtma yolu olmadığı şeklindedir(Dalton, 1982). Antropolojik bulgulara dayalı bu itiraz doğru olmasına rağmen Menger’in teorisine basitçe hatalı demek için yeterli bir gerekçe sunmaz. Çünkü bu itiraz Menger’in evrensel olarak kabul edilen değişim aracının ortaya çıkışında rolü olduğunu iddia ettiği mekanizmalara doğrudan bir eleştiri getirmemektedir. Menger’in teorisinin, antropologların çalışmalarının aksine, herhangi bir topluma uygulanabilecek tarzda genel bir teori olduğu göz önüne alındığında, geçmişte varolmuş bir toplumda evrensel olarak kabul değişim aracının ortaya çıkışında etkin olmuş olabilecek mekanizmaları bize göstermesi açısından Menger’in teorisi değerlidir. Bu mekanizmalar ya da faktörler piyasa mübadelesi, malların satılabilirliğindeki değişkenlik, insan eylemlerinin motivasyonu olarak bireysel çıkarlar ve bireylerin taklit ve öğrenme becerileridir.
Sonuç olarak, Menger’in teorisi paranın ortaya çıkışında etkili bazı olası ekonomik faktörleri bildirmektedir. Fakat, fenomenin karmaşıklığı düşünüldüğünde Menger’in teorisi açıklamanın sadece bir parçasını oluşturabilir. Tam bir açıklamaya ulaşabilmek için Menger’in ileri sürdüğü gibi genel para teorilerine ihtiyacımız olduğu gibi, kurumların rolünü ortaya çıkarmak için antropologların tarihsel çalışmalarına da ihtiyacımız vardır. Farklı teoriler ve yaklaşım tarzları, birbirini çürütmekten ziyade, birbirinin tamamlayıcıları olarak görülmelidir.
Referanslar:
1-Menger, C. 1892. On the origins of money. Economic Journal, 2: 239–255.
2-Henry, J. F. 2004. The Social Origins of Money: The Case of Egypt, in Wray L. R. (ed.), Credit and State Theories of Money. Cheltenham, UK; Northampton, MA, USA.
3-Aydinonat, N. E. 2008. The invisible hand in economics: How economists explain unintended social consequences (INEM Advances in Economic Methodology). London: Routledge.
4-Dalton, G. 1982. Barter. Journal of Economic Issues 16: 181 90
Yazar: Hasan K. K.
Comments