Lionel Charles Robbins (1898-1984), neoklasik gelenekten gelen, iktisata özellikle metod ve incelemeleriyle sayesinde adını andığımız Britanyalı ekonomisttir. "An Essay On the Nature and Significance of Economic Science" isimli en önemli yazısı olarak görülen kitapta, ekonomiye getirdiği "Sonlu ve kıt kaynakların alternatif kullanımında insan davranışlarını inceleyen bilim" tanımı, halen yaygın bir tanımdır ve kitaptaki ilk önemli içeriktir.
Robbins'in en önemli eserinin ikinci önemli fikri ise "pozitif ve normatif" konular arasındaki ayrımdır. Robbins, bu tanım ile marjinal devrim sonrasındaki ayrım muğlaklığını sonlandırmaya çabalamıştır. " Pozitif" olarak tıpkı doğa bilimlerinin yaptığı gibi inceleme alanının keşfine yönelik çalışmaları, normatif olaraksa ne olması gerektiğine yönelik çalışmaları nitelendirmiştir. İktisadi ekoller arası pozitif incelemedeki farkları başarılı bir şekilde açıklamayı ilk defa Robbins'in bu eserinde görüyoruz, ayrıca pozitif ve normatif arasındaki ayrım iktisat akademisinin inceleme alanlarının net bir şekilde çizilmesinin öncülüydü.
Robbins'in üçüncü önemli fikri, ekonominin iyi gerekçelendirilmiş ilkelerden analitik çıkarımlar yapması gerektiğiydi. Bu fikir, a priori bilginin önemine vurgu yapıyordu. Öteki taraftan empirik veriyi metodlarda gösterilen çalışmaları güçlendirmek için bir araç olarak gösterirken herhangi bilgisel üstünlüğü olmadığını dillendirmiş ve empirik verinin kullanımının tehlikeli olduğunu vurgulamıştır.
Lionel Robbins ve Praxeology
İlk defa Alfred Espinas tarafından 19. Yüzyılın sonlarında kullanılan praxeology kelimesi, sosyal bilimlerde oldukça sık başvurulan bir inceleme aracıdır. Sosyal bilimlerin diğerlerinde saygın ve yaygın olmasına karşın iktisatta pek de tercih edilmemiştir hatta birçok ekonomist uzak durmuştur. Praxeology, iktisata ilk defa Ludwig von Mises tarafından uyarlanmış ve çoğunlukla onun ekoldaşları, Avusturyacıların inceleme metodu olmuştur.
1970'lerde başta Hayek ve hemen ardından Kirzner'ın çalışmalarıyla Avusturya Okulu akademik anlamda belki de altın çağını yaşıyordu. Hem Kirzner hem Hayek Mises'tan son derece etkilenmiş ve teorilerini kendi görüşlerine uyarlamak için oldukça emek göstermişti, Hayek'in 1974'de Nobel'e layık görülen çalışması da keza Mises'ın 1912'deki çalışmalarına dayanıyordu. Bu yükseliş döneminde Lionel Robbins pek de önemsenmemişti.
Mises ise Robbins'i bir ön-praxeologist olarak görmüştü. Mises'ın praxeology kavramını taşıdığının işareti olan makale ve kitaplarının yayınlandığı 1933'te üzerinde durduğu kavramların kuzenlerini Lionel Robbins ve Max Weber'de apaçık görebiliriz.
"Hedefler değişir, teknoloji fikirleri değiştirir ancak eylem evrenseldir, konumunu korur. Eylem nedenlere bağlıdır ve eylemi ortaya koyan özneye göre her zaman daha iyi gerekçelendirilmiş eylem doğrudur, bu bağlamda diyebiliriz ki eylem her zaman rasyonaldir." [1] -Ludwig von Mises
Ancak Avusturya ekolü altın çağında olmasına rağmen Robbins'in adını kullanılmamasında hem Kirzner'ın hatalı değerlendirmeleri hem de Robbins'in yaşadığı büyük fikirsel dönüşümler etkilidir.
Keynes'e Karşı Lionel Robbins
"Robbins, Mises'a yalnızca metodoloji, parasal ve iş döngüsü konularında destek vermekle kalmamıştır, sert bir Avusturyacı münferitti. 1920'lerde Mises'ın Viyana'daki seminerine katılımından yana dönüşüme uğrayan Robbins, 1931'de Frederick von Hayek'in LSE'e getirmeyi, Hayek ve Mises'ın eserlerini tercüme edip yayınlamayı başarmıştı." [2] -Murray Newton Rothbard
Kaderin bir cilvesidir ki tüm bunları yapan Lionel Robbins'in görüşleri dönüşüme uğramıştı ve bu dönüşüm o kadar büyük çaplıydı ki 1971'de otobiyografisinde en büyük pişmanlığı olarak da Keynes'e olan şiddetli muhalefetini göstermişti. Bu dönüşüm Robbins'in savaş dönemi ve Breton Woods'ta Keynes'in etkisi altında kalmasına dayanıyor. Unutmamak lazım ki Keynes'e karşı şiddetli muhalefeti pozitif alanda devam etmekteydi.
Lionel Robbins, akademide ilk ciddi yazısı Keynes'in en çok etkilendiği ekonomist, babasının yakın bir ahbabı ve öğretmeni olan Alfred Marshall'ın firmalar ile ilgili görüşlerini eleştirisiydi. Bu eleştiri kapsamlıydı ki neo-klasik iktisatın bu bakımdaki sorunları Ronald Coase tarafından çözüme kavuşurken Ronald Coase'un çalışmalarında bu eleştirilerin tesiri vardır.
Sonuç olarak, pozitif iktisat alanında bir neo-klasikçi olduğu kadar metodolojik bir subjektivistti. Bugün LSE'de kürsüsü bulunan bu kişi, ekol tartışmalarının ortasında erimemesine özen gösterilmesi gereken biridir.
Yazar: Kadir E.
Comments