Not: Okumak üzere olduğunuz yazı 25 Mart 2014 tarihinde fee.org’da yayınlanan “The Austrian Influences on Bitcoin” başlıklı makaleden çevrilmiştir.
Bitcoin, 2009'un başlarında beklenmedik şekilde birleşmiş bir para ve ödeme sistemi olarak birden ortaya çıktı. Önem ve uygulunabilirliğini ilk fark eden kesim yazılımcılar ve internet korsanları oldu. Onlar, şaheserlerini garip yerlerde yayınladılar ve bu eserler üniversite kütüphanelerinde erişilemez bir şekilde beklemektedir. Kafanızı karıştırmak için bununla alakalı akademik literatür yok ancak Bitcoin'in cazibesi, onun içine atlayıp kullanmaya başlayabilir ve onu sıfırdan öğrenebilirsiniz.
Şahsım adına, Bitcoin'e karşı ilk iki yıl ön yargılıydım. Paranın herhangi fiziksel veya dış bir yaratıcıdan bağımsız bir bilgisayar tarafından yaratılmış olması çılgıncaydı. Para ile ilgili bildiğimiz çoğu şey ile çelişiyordu.
Ancak şu anda para birimi benimsendi, altyapısı kuvvetlendirilmekte, nakite çevirme makineleri her yere yayılmakta ve ana akım fikirler yayılmakta. Kriptoparalar gerçek ve kaybolmuyor.
Ekonomistler arasında piyasanın kendine ait devletten bağımsız bir para birimi oluşturup kullanabileceği gibi uç bir fikri kimin öngördüğüne bir bakalım.
Carl Menger
Avusturya okulunun kurucusu:
"Para, devletin icatı değildir. Bir yasama işlemi ürünü değildir. Siyasi otoritenin müdahalesi paranın varlığı için gerekli değildir. Devletin gücünden bağımsız ekonomik ilişkilerin doğal sonucu olarak, bazı metalar para haline geldi."
Yazmıştır.
Bu fikir, ön kabulünde bulunduğumuz çoğu bilgiye karşıdır. Bugün para devlet tarafından üretilmekte, ve yaklaşık 100 yıldır bu durum böyle süregelmektedir. Bu durum, devletin paranın nedeni olduğu yanılsamasını ortaya çıkarır.
Bu yanılsama doğru değildir. Para, tıpkı okullar ve yollar gibi piyasalardan bağımsız bir şekilde kamulaştırıldı ve bu gelişmelerin nedeni iyi değil. Devlet, parayı kontrol etmek ister çünkü vergiler dışında bir gelir kaynağı edinmiş olur.
Bankalar bu isteğe yardımcı oluyor, bunun karşılığında rekabetten korunurlar ve korumadan yararlanırlar. Temelde devlet, basılan paranın meyvelerinden yediği sürece bankalara yetki verir.
Kendinizi paranın kaynağının hükümet olduğu mitinden kurtardıysanız. Yeni olanaklar doğuyor. Menger, paranın meydana çıkışını evrimsel kavramlarla açıklıyor. Deneme-yanılma vardır, yenilik vardır, fırsatlar ve başlangıçlar vardır. Bir şey bir yerde para iken, başka bir yerde para olmayabilir. Ortaya çıkışı kademeli ve yinelemelidir, "Bu geçiş aniden olmadı ve tüm uluslar arasında aynı olmadı.". Bu, Bitcoin'in ortaya çıkışının iyi bir açıklamasıdır.
Ludwig von Mises
1912'de bir kitapta Menger'in paranın kökenine dair teorisini derinleştirdi ve inceledi. Paranın, "Mallar ve hizmetler cinsinden orijinal değeri" sorusuna cevap arıyordu.
Herhangi bir zaman diliminde, her daim para statüsü için rekabet eden bir çok meta vardır. Yani birisi edindiği malı sadece tüketmek için değil, diğer mallarla takas etmek için de kullanılacaktır.
Bu dijital paraya değer vermek, devletin veya sosyal sözleşmelerin başarabileceği bir şey değildir. Bu, iyi bir market deneyimi gerektirmektir, Bitcoin özünde konuşacak olursak, dünyanın ihtiyaç duyduğu bir hizmettir.
Bitcoin değerinin kaynağı budur. Aslında, para birimine bağlı bir ödeme ağı olmasaydı, para biriminin değeri olmazdı. Bu süreci insanlara açıklama konusundaki tecrübelerime göre, ödeme ağı gerçek bir çıkmaz noktasıdır.
Çoğu insan parayı ve ödeme sistemini farklı varlıklar olarak düşünür (Visa'ya karşı dolar). Ulusal parayla, bu mantık tamamen doğrudur. Ancak bitcoin farklıdır. İkisini bir arada birleştirir. Bunu düşünmek zor.
Mises, para teorisine iki ek katkı yaptı. Merkez bankacılığının gerekli olmadığını söyledi ve paranın sağlamlığına zarar vereceğini öngördü. Tarih onu haklı çıkardı. Onun idealine göre para, tıpkı Bitcoin'in yaptığı gibi, Devletten tamamen ayrı işlev görecekti. Ayrıca Mises, sağlam paranın nedenini özgürlüğe yakından bağladı. Sağlam parayı temel insan haklarını garanti altına alan anayasalarla karşılaştırdı.
Friedrich August von Hayek
Mises'in uzun yıllar temel para reformu için baskı yaptığı meslektaşıydı. İkili, merkez bankalarının tehlikeleri hakkında uyarılarda bulundu. İkisi de genişleyen kredi politikasının enflasyon, iş döngüsü teorisi, ve hükümetin kuvvetlenmesini tetiklediğini ortaya çıkaran çalışmalar yaptı. Rüzgarı tersine çevirmek için mücadele etti, ancak düşüşün mağlup liderlerine dönüştüler.
Mises'in ölümünün bir yıl ardından, Hayek farklı bir alana yöneldi. 1974'te "The Nations of Denationalization of Money" kitabını yazmıştı. Hükümetin paraya müdahalesine karşı çıktı hatta reforma bile soğuktu. Gizli bir devrim önermişti.
Bir dönem altın standardını benimsemişti, ancak bu kitapta "hükümetten bağımsız bir şekilde daha iyisini yapabiliriz" fikrini açıklamıştır. O, "her zaman kötü paraya sahiptik, çünkü özel teşebbüsün bize daha iyisini sağlamasına engel olundu." cümlesini kurmuştu. O, çeşitli teknolojilerle oluşturulmuş paraları tercih ediyordu. Bu paralar tıpkı diğer mallar gibi piyasa hakimiyeti için rekabet ederdi.
Bu kitap o dönemlerde akıllara durgunluk veriyordu, ancak Bitcoin kadar çılgınca öğeler yoktu. Hayek'in zamanında teknoloji ortalıkta genel olarak yoktu, ancak kamulaştırılmış paranın bize kaybettirdikleri ortadaydı. Para iyiden kötüye evriliyordu, ve bu evrim meta mallarınınki gibi değildi. Para piyasanın ürünü olabilirdi. Doğru reform planı ile hükümet sistemi aklımızdan silinebilirdi. Bizi ilerletebilirdi. Para ve ödeme sistemlerinin rekabeti marketlerin kazancı demektir.
Murray N. Rothbard
Özel para birimlerini ilk duyduğum yer, Rothbard'ın "What Government Does to Our Money" isimli 1963 tarihli kitabıydı. Fikir beni şaşırtmıştı, ancak şu an tuhaf görünmüyor. Yakın tarihli bir araştırma, endüstri devriminden 19.yy Amerika'sına kadar efektif rolü olduğunu gösteriyor.
Özel madeni para, onun ana katkısı değildi. Rothbard, özel mülkiyet teorisyeniydi ve sosyolojik yansımalarını açıklıyordu. Düzen getiren, özgürlüğü güvence altına alan, kaynakları verimli şekilde dağıtan, çatışmadan uzak tutan, üretimi teşvik eden, anlaşmazlıkların çözülmesinde yardımcı, ve insan özgürlüğünü destekleyen özel mülkiyettir.
Bu öngörü neden önemlidir, tek kelime; bankalar. Önce depolar olarak ortaya çıktılar, devamında işlem kolaylığı ve güvenlik için neredeyse zorunlu oldular. Borç veren kanat olarak bankaların işlevi, gerçekten farklı bir şeydir. Her iki perspektifte de, tarafların sahip olduğu haklar açık olmalıdır. Maalesef bu durum böyle değildi, bankaların mülk konusundaki belirsizliği sevdiği belli. Mülkünüzü depolayabilir ve aynı zamanda depolanmış mülkü ödünç verirse kar elde edebilir. Uygulama için devlet arka çıkarsa daha da iyi. Rothbard'ın en iyi reform fikri, 1983'de çıkan "The Mystery of Banking" kitabında uzunca anlatılmıştır. Bu fikir para mülkiyetini yeniden özel sektöre devretmektedir. Paranın mülkiyeti hakkında kafanızda soru işareti olmamalıdır. Paranızı depolayabilir veya risk döneminde ödünç verebilirsiniz.
Şimdi, Bitcoin'i düşünün, ben sahipsem siz değilsiniz, siz sahipseniz biz değiliz. Aracı yok, chargeback (ters ibraz) yok, ne kadar olduğu veya kime ait olduğu konusunda kafa karışıklığı yok. Ödemeler, gerçeği yansıtan veya yansıtmayan bir defterde yapılan işlemler değil, bir iletme işlemidir. Bu sistem, bir Rothbard'cı rüyanın gerçekleşmesidir.
Emin olmak için, Mt.Gox'un iflası durumu büyük ölçüde karamsarlaştırdı. Ancak bu başarısızlık, Bitcoin'in değil, firmanın bilgisayar korsanlığını örtbas etme, yönetim beceriksizliği ve dolandırıcılık yüzünden firma tehlikeye girdi. Ancak bu durumun güzel yanı, kurumun sorumsuzluğuna rağmen, oyuncular kuralları biliyordu. İflastan önce, yıllarca bir şeylerin yanlış gittiği anlaşılmıştı. Bitcoin ticareti devam ediyor. Yeni firmalar tüm mülkünüzü tam zamanlı ellerinde tuttuklarını kanıtlamak için çaba gösteriyor. İlaveten cüzdanlar ve depolar gibi 3.sınıf araçları kullanmanıza gerek kalmıyor.
Rothbard'ın tercihi olan altının aksine, kripto paralar ağırlıksız ve hacimsizdir. Bu, kriptoların depolama işleminin abes olduğunu gösterir. Her mülk sahibi kendi bankacısı olabilir, bu birçok yönden hayaldir çünkü teknolojik olarak zorunlu olmayan bir ürün, dünya için zorunlu değildir.
Israel Kirzner
Çalışmalarını öğretmeni Mises'in, anlayışlarını geliştirmeye ve anlamaya adamıştır. Mises, ekonominin bir çok nedenden dolayı resmi şekillendirmeye direndiğini görmüştü, lakin direncin en büyük kaynağı, girişimcilerin varlığıydı. Ders kitaplarının bunu onlarca yıl ihmal etmesinin sebebi var, Mükemmel kontrol ve öngörü isteği ile örtüşmez. Girişimcilik, her öngörüye meydan okuyan bir kargaşa unsuru barındırır. Kirzner detaylandırmıştır.
Girişimcilik, piyasada karşılanmamış istek ve ihtiyaçları ayırt etme, bunları üretim ve tüketimde hayata geçirme eylemidir. Girişimcilik, inovasyon oluşturup tanıtmak demektir. Girişimcilikte pazar gelişimini ilerleten, girişimcilik için bir şaşırtıcı unsur var.
Bitcoini ele alalım, süpriz ne olabilir? Kapitalist sistemin geleneksel ürünü değil, bağımsız bir şekilde piyasaya sürüldü. Herhangi isteyen biri, kurulumu yapıp Bitcoin madenciliğine başlayabilir. Ancak bunu sadece aşırı uyanıklar yaptı. Bunlardan biri, mucidin bizzat kendisi idi, bugün çok zengin. Bu, bir fırsatı fark etmek ve kullanmaktır.
Bugün, Bitcoin çevresinde şekillenen binlerce işletme var. Portföyler, borsalar, toptan ve perakande satıcılar ve çok daha fazlası var. Her biri riski temsil eder bir çoğu başaramayacak. Ancak bazıları yapacak. Başarılarını regülasyonlar haricinde tamamen tüketici belirleyecek. Sonuçlar önceden kesin olarak bilinemez.
Kirzner, Menger'in yeni bir paranın ortaya çıkmasının merkezinde yer alan söylediklerini açıklamakta ustadır. Bununla, 120 yıllık birikmiş bilgiyle, kripto paraların özünü açıklıyor. Birçok insan için bu, kafa karıştırıcı ve şaşırtıcıdır ve gerçekten öyle görünüyor. Eğer geçmişe dönüp bakarsak, hepsine açıklama bulabiliriz.
Şimdilik, bu alandaki çoğu uzman, Bitcoin'in inandıkları para teori ve uygulamalarına olan zıtlıklarını görmezden geliyor. Aslında, Bitcoin gerekliydi. Çünkü merkez temelli ekonomi, zamana ayak uydurmakta tamamıyla başarısız oldu. Devlet kontrölü ile sınırlandırılmış olmasaydı, muhtemelen daha ileride olurdu.
Bugün bu ihmal edilmiş olan kitapların tozlarını silkeleyerek, yeniden okuyarak, Bitcoin’i bu kadar olağanüstü kılan etkenini, dayanak noktasını, çekirdeğini önceden görmüş olan düşünce ekolünü yeniden keşfetmek için iyi bir zamandır.
Yazar: Kadir E.
Commenti