top of page
Yazarın fotoğrafıHasan K. K.

Antik Yunanistan’da Ekonomik Özgürlük

Not: Okumak üzere olduğunuz yazı 27 Ocak 2021 tarihinde mises.org’da yayınlanan “Lessons on Economic Freedom from Ancient Greece” başlıklı makaleden çevrilmiştir.


Ekonomik özgürlük modern bir icat değildir. Tarih boyunca, defaatle ekonomik olarak en özgür olan bölgelerin en müreffeh olduğunu görürüz. Ne var ki ekonomik özgürlük aktivistleri çoğu zaman kendilerini az sayıda zaman ve yerle sınırlar ve çoğu, piyasanın faydalarını gösteren modern çalışmalara dayanır. Bununla birlikte, daha geniş bir bakış açısı edinmek mümkündür ve piyasa savunucuları ekonomik özgürlüğün daha geniş bir tarihsel performansını ele alarak argümanları güçlendirebilirler.


Örneğin güncel bir çalışma antik Yunanistan’ın ekonomik özgürlük dönemi boyunca müreffeh hale geldiğini gösteriyor.


Antik Atina’da Kurumsal Kaliteyi Ölçmek” makalesinde Andreas Bergh ve Carl Hampus Lyttkens antik Atina’da ekonomik özgürlüğün Hong Kong ve Singapur gibi yüksek derecelenmiş modern ekonomilerle karşılaştırılabilir olduğunu iddia eder. Yazarlar iyi tanımlanmış mülkiyet haklarının, ticaret özgürlüğünün ve hafif regülasyonların, ticaretin serpileceği ve böylece yaşam standartlarının yükseleceği bir ortama katkıda bulunduğunu belirtir. Acımasız regülasyonların yokluğu nedeniyle, Atinalılar, yüksek dereceli devlet mukavemeti olmadan, özgürce deneyimleyebildi. Bergh ve Lyttkens çalışmalarının sınırlamalarını kabul etse de, yine de ekonomik özgürlüğün antik Atina’nın başarısında önemli bir rol oynadığını iddia ederler: “Demokrasinin, Atina’nın maddi ve kültürel başarısını etkilediği mekanizmaların birini açığa çıkarmış olabileceğimizi öne sürüyoruz.”


Buna ek olarak, “Ahlak, Kurumlar ve Ekonomik Büyüme: Antik Atina’dan Dersler” makalesinde George Bitros ve Anastassios Karayiannis Atina’nın ekonomik maharetini piyasa kurumlarındaki özgürlüğe atfeder:

“Milattan önce 5. Yüzyılda Atina ekonomisi ziyadesiyle modern bir piyasa ekonomisi gibi işledi… Ekonomik aktörler arz ve talep mekanizmasıyla belirlenen fiyatlara göre hareket ettiler ve çabaları için en iyi değeri elde etmeyi amaçladılar… Ticari anlaşmazlıklar etkili bir hukuk sistemi ve hakemlik yoluyla çözüldü.”

Fakat, Sparta ekonomisini tartışırken yazarlar son derece farklı bir hikaye anlatır:

“Buna karşın, aynı dönemde Sparta ekonomisi, ana odağı tarım ürünlerinde kendine-yeterlilik olan bir kapalı ekonomi bağlamında işledi… Vatandaşlar, girişimcilik gibi aktivitelerde bulunmaktan kasıtlı olarak vazgeçirildi… Bu yüzden, şunu söylemek abartı olmaz: bu ekonomi, maddi gelişme için vatandaşların çabalarını boğan ve ekonomik ilerleme için bütün insan eğilimlerini bastıran bir dizi yasal düzenleme altında işledi.”

Militer bir devlet olan Sparta girişimcilikle çok az ilgilendi; onun yerine vatandaşlar devletin amaçlarını yürütmek için yağma sanatında ustalaşmaya teşvik edildi. Ne yazık ki, Sparta tarafından telkin edilen şiddet kültürü mülkiyet haklarına ve bireysel aktörlere olan saygıyı köreltti. Sparta’nın ekonomik başarısızlığı, bize, kültürün gelişme için kritik olduğunu söyler. Bitros ve Karayiannis şu sonuca varır:

“Özetlersek, Sparta, askeri bir şehir devleti olarak organize oldu. Vatandaşlar özel yaşamlara sahip değildi. Şehir devletlerinin refahı için kendilerini feda ettiler. Bu nedenle, hem orduda hizmet ederken hem de sonrasında takip etmeleri için eğitildikleri ahlaki normlar Sparta’nın askeri amaçlarını yürütmek için kurulmuş olan kurumlarla uyumludur… Bunlar, değerlendirilen dönemde Sparta’yı en büyük askeri güç yapmak için yeterliydi. Adalet yok ve ayıp da yok; ekonomik işlemlerde hakkaniyet yok çünkü hiçbiri yoktu ve ekonomik gelişme de yoktu çünkü ekonomiyle ilgili bütün kurumlar kendine yeterliliği elde etmek için merkezi olarak planlandı.”

İnsanlar yaratıcıdır fakat, becerileri devlet zoruyla köleleştirildiğinde, sonuç her şeyden önce durgunluk ve ızdıraptır.


Benzer şekilde, Josiah Ober yoğun rekabetin, Antik Yunanistan’ı büyümeyi tetikleyen kurumsal yenilikler için bir laboratuvar haline getirdiğini ileri sürüyor:

“Yunan dünyası, sosyal işbirliğinin seviyesini ve değerini arttırmaya hizmet eden yeni sosyal kurumlar geliştirmekte muhtemelen istisnaydı. Değerli kurumsal inovasyonlar, yüksek seviyede topluluklar arası rekabetle teşvik edildi ve topluluklar arası öğrenmeyle yayıldı… Nüfusu boyunca işbirliğinin faydalarını yakalamak için daha etkili bir yol geliştirmekte başarılı olan bir devlet yerel rakipleri karşısında, benzer bir rekabet üstünlüğü kazandı.”

Antik Yunanistan bize, gelişmeyi beslemekte piyasaların hayati rolünü takdir etmeyi ve fikirler için rekabetçi bir piyasa yaratmanın önemini öğretir. Yunan şair ve filozoflara sıklıkla ahlaki dersler vermek için atıfta bulunulur. Antik Yunanistan’ın ekonomisini, ekonomik özgürlüğün tetiklediği refahın ebedi bir hakikat olduğunu piyasa eleştirilerine hatırlatmak için kullanmalıyız. Antik Yunanistan’ın mirası felsefe ve edebiyattaki muazzam başarılarının ötesine geçer.

 

Yazar: Lipton Matthews

İngilizceden Çeviren: Hasan K. K.

 


69 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page